Güzel Bir Gün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güzel Bir Gün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2024 Pazar

UZUN BİR ARADAN SONRA!..

Herkese Merhaba!
Blogda yazıyor olmak; uzun zamandır konuşmuyor olsak da görüştüğümüzde darılmaca, gücenmece olmadan kaldığımız yerden devam edebildiğim bir arkadaşımla konuşmak gibi. 
Uzun zamandır yazmıyorum ve şuan nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
Düşününce şu birkaç yılda ne çok şey değişmiş hayatlarımızda, ne çok yol almışız. Büyümüşüz, hayata daha çok dahil olmuş veya soyutlamışız kendimizi. Pandemi, doğal afetler, savaşlar görmüş olsak da bir şekilde var olmuşuz... 
Bir önceki yazımın üzerinden yıllar geçmiş mesela. Blogları canlandırma projesi derken kendi fişimi çekmişim. (:
Son birkaç yıl hayatımın hızlı geçtiği, belki de unutmak istediğim bir dönemiydi. Beynim; koca boş bir kutu gibiydi... Ne okudum.. Ne yazdım.. Ne de dostlarımla zaman geçirebildim. 
2024 yılı için de büyük hedeflerim vardı. Bir kısmında sınıfta kaldım gibi hissediyor olsam da, en azından kendime zaman ayırma ve sevdiğim şeyleri yapmak için fırsat yaratma konusunda bir nebze yol aldığımı düşünüyorum. 
En azından fütursuzca kitap okudum ve şunu fark ettim ki koşullanma olmadan ilerlediğim an inanılmaz mutlu ve pratik bir insan olabiliyorum. Canım ne isterse onu okuyor ve izliyorum. 
Kim bilir belki bu başlangıç beni hayata döndürür ve kendim için tekrar yazmaya başlarım...
Sevgiyle kalın... ^^


 


11 Ekim 2019 Cuma

DOĞU EKSPRESİ - İLK YOLCULUK


 Uzun bir yol lazım bize, bir kulaklık ve birkaç kitap ile..


Herkese merhaba! (:
Uzun zaman sonra güncel bir yazı yazmak nasip oluyor. ^^
 Çaresiz kaldığım için internette onlarca defa aratmama rağmen çok az bilgi edinebildiğim bir konuya değinmek istiyorum. 
Doğu Ekspres Treni ile Yolculuk!..
İş dolayısıyla Hasret kaldığım memleketime hep aklımda olan, ama benim için fantastik sayılabilecek bir yöntemle gitmeye karar verdim. Bir genç kız için bu yolculuk inanılmaz tekinsiz geliyordu. Ailem otobüs ile gittiğim vakitlerde bile tanıdık birilerinin olmasına dikkat ederlerken tek başına çıkacağım bu yolculuğa onları nasıl ikna ettim bilmiyorum. Bende ki deli cesaretini anlatmama bile gerek yok tabi >_<
Bursa'da yaşıyorum ve Artvin'e gitmek için yürümekten sonra ki en uzun yol tren yolculuğu diyebilirim. Tecrübe konuşuyor. :D
Kararımı verdikten sonra büyük bir araştırma yaptım, yani en azından yapmaya çalıştım. Trene Ankara'da bineceğimi biliyordum. TCDD'nin e-bilet uygulaması ile YHT ve Anahata ait tüm biletler alınabiliyor. Peki ya Bursa Ankara arası?
Önce otobüsle gideyim dedim ama Ankara otobüs garı ve tren garı arası beni çok düşündürdü. Okuduğum yorumlarda; metroya binin, taksiye binin otobüse binin, yürüyerek geçilecek alt geçit var vs onlarca şey okudum ve acemi biri için bunlar çok korkunç şeyler. Özellikle ben bir yere gitmeden önce yoldan kesin emin olarak hareket eden biriyim ve bu bilinmezlik beni çıldırma noktasına getiriyordu. 
Sonra dolaylı yoldan tanıdığım bir arkadaş (ailesi Ankara'da olduğu için sık sık giden biri) bana bir yol gösterdi. Kamil Koç firmasından alacağım bir biletle Eskişehir de YHT aktarması yapabileceğim ve sorunsuzca Ankara garına varabilecegimi söylüyordu. Nasıl rahatladım anlatamam.
 Ben bunların derdindeyken ailem için durum daha farklı bir boyuttaydı tabi ki. Uzak yakın tanıdık herkes tarafından gönderilen aşağıya paylaşacağım video  beni ziyadesiyle tedirgin etti. İnanılmaz felaket senaryoları dinledim. Bir ara cesaretim kırılma noktasına kadar geldi ama pes etmedim.

Bursa Terminalden öğle saatlerinde, Körü körüne otobüs ile yola çıktım. (Abim suça ortak olmamak adına beni terminale bile götürmedi. -_-)
 Önce Eskişehir de YHT aktarması yaptım. Burada valiziniz 65 cm'i geçiyor ise 10 TL gibi bir ücret ödüyorsunuz. Hemen hemen her vagonun girişinde bagajları bırakmak için yerler var. Aynı zamanda baş üzerinde de koyma yerleri mevcut. Saatte 250 km hızla giden bu trende yolculuk çok keyifli. Koltuk aralarında şarj yerleri de mevcut. 
Ankara da hızlı trenden inerek ana hat trenlere geçiş yapmak gerekiyor. Ankara gar gerçekten çok büyük. Güvenlik görevlileri ve çalışan herkes sorularıma özveriyle cevap verdiler. Ne kadar teşekkür etsem az çünkü O an sudan çıkmış balık gibiydim.
Ankara da geçtiğim ana hat treni yani Doğu Ekspres de durum daha farklı. Bagaj sorunu yok. Akar kokar bir bagaj olmadığı sürece, büyüklük veya bagaj sayısı önemli olmuyor. Baş üstünde kocaman yerler var. Koltuk diz mesafesi de inanılmaz geniş.
2+1 şeklinde olan vagonlardan aldım biletimi (Burada bir parantez daha açayım. İzlediğim videolar sağ olsun aksini düşünemez, örtülü kuşetli vagona bilet alamazdım.)  Koltuğumda bağdaş kurarak bile oturdum. İnanılmaz derece rahatti.
Değinmeden geçemeyeceğim bir başka konu ise Trende ki görevli amcaların sevimli ilgisi. O kadar güzel sahip çıkıyorlar ki her yolcuya. Benim onlarca soruma her defasında güler yüzle cevap verdiler..   20 saatlik bir Ankara- Erzurum yolculuğu ardından 2:30 gibi Erzurum'a vardım. 4'de Yusufeli ye giden otobüse yer ayırtmıştım. Yolun en zor kısmı başlıyordu. Ne kadar gidersem gideyim Artvin de ki ulaşım imkanları gerçekten sınırlı. İlçe Merkeze akşam 6 gibi vardım ama köye çıkmak için gerçekten geç bir saat. Servisler oğleden sonsa 1-2 gibi kalkmış oluyor ve merkezde tanıdık olmasa denizi geçip derede boğulmuş, dışarıda kalmış olacaktım..

Çok karışık bir yazı oldu sanırım. Buralara kadar okuyan olduysa, uzun süredir tek satır yazmamış biri için mazur görün. 
Benim için gerçekten keyifli bir yolculuktu. Dönüş için de aynı yolu kullandım ve acemiliği attığım için hem daha çok keyif aldım hemde inanılmaz güzel kareler yakaladım.. 
Tabi buda başka bir konu. Bir gün de işin gezi kısmını yazacağım :)
Herkese keyifli günler ^^



8 Ocak 2016 Cuma

Takıntılı Şarkım Teri Meri , Iss Pyaar Ko Kya Naam Doon ve Bir Parça Nefis Jalebi ^^

 
Yeni yıldaki ilk yazımı yazıyorum ve umarım devamını getirebilirim ^^
Yine farklı şeylerden derlediğim bir yazı olacak sanırım.  :/ 
YouTube de dolanırkene bir arkadaşımızın paylaştığı şu videoya denk geldim. 
Video; şimdilerde acayip popüler olan, Kanal 7 nin yeni gözdesi Bir Garip Aşk dizisi için hazırlanmıştı. 2011 - 2012 yapımı olan bu diziye geçen sene bir ara başlamış ve nedendir bilinmez pek çok şey gibi yarım bırakmıştım. >_<  Yarım bile sayılamaz aslında. 400 bölümlük diziyi 50. bölümde bırakmışım :P  Bu video ile aşkım depreşti ve dedim tutma kendini, diziye yeniden başla. 
Çalıştığım için Tv'den takip edemiyorum. Aslında bir iki kere izledim ama bazı yerlerinin kesilmiş olduğu dikkatimi çekti. Dedim dur sen ve dön alt yazılılaraa. :D  Neyse efenim, diziyi tadını çıkartarak izliyorum. şuan 288. bölümde falanım. Bitirince detaylı bir yazı yazarım belki. Malum Bollywood benim yumuşak karnım. ^^ 
Dizide bir yerde Teri Meri şarkısı eşliğinde Arnav ve Kushi tarafından sergilenen bir dans var. 
Bodyguard filminden sonra çalma listemin değişmeyen bir şarkısıydı zaten ama dizi sayesinde ona da aşkım depreşti. Takıntılı şarkılarım arasında girdi ve günde minimum 5 kez dinlemezsem uyuyamıyorum -_-
Lafı geçmişken hemen şarkımızı da dinleyelim (:
Ve gel gelelim varmak istediğim sonuca. 
Hani bazen dizi veya filmde ısrarla yenen veya kullanılan şeyleri merak ederiz ya, bizimki de aynen öyle bir mesele işte. Kushi Kumari Gupta Singh Raizada ( :D ) dizide üzülünce, telaşlanınca vs sürekli Jalebi denen tatlıdan yapıyor ve öyle bir yeme şekli var ki resmen ağız sulandırıyor. 
bkz. -_-
(Sonunda Arnav'ı da bizi de kendine benzetti :D )
Yeter bu kadar seyir diyerekten bizde yapmaya karar verdik. -_-
Nasıl olacak? Yapabilecek miyiz? Sevecek miyiz? Hatta, acaba zehirlenir miyiz? sorularının ardına saklanmayı bıraktık ve işe giriştik. :D
Gayet basitti ve gerçekten çok güzel oldu. Tarifi Nefis Yemek Tarifleri  sitesinden aldık. Kendimizce yaptığımız ufacık değişikliklerle denedik.
 Örneğin; Şerbet ölçüsünü arttırdık, zerdeçalı biraz fazla koyduk ve biz hamuru iki saat bekletmeye sabredemedik :D Son olarak da ağzı kapalı saklama kabına koyduk -_- Oysa ilk başta öyle çıtır ve güzel olmuşken, Saklama kabında yumuşamıştı :( Yine de tek bir parça bile kalmadı :D
Hadi sizde yapın ve hep birlikte Jalebi yiyelimm ^^
Şimdiden Afiyet Olsun (:

24 Eylül 2015 Perşembe

Gerçekten Bayramlaşalım Mı??

Pek çok insan için harika bir kaçış olsa da ben bayramlarda seyranlarda atılan hazır resimleri, mesajları hiç sevmiyorum. Daha doğrusu samimi bulmuyorum. Laf olsun diye atılan hazır mesajlara karşıyım. O mesajlara birkaç örnek vereyim...



vs.. vs..

Bunlar yerine basitçe sana özel olduğunu düşündüren, yani gerçekten bayramını kutladığını hissettiren iki kelime, birkaç cümle bile daha güzel bence. 
Teknolojinin nimetleri diyerek insanlar kolaya kaçar oldu. Bul bir tane Afilli mesaj sonra tüm listene postala. Kutladın mı? Kutladın, daha ne olsun dimi ama? 
Sevmiyorum, sevemiyorum ben. -_- Bilmiyorum çoğu kişi hayırsızlıkla suçluyordur beni, ya da sadece bunu mu yazmış gibi triplere giriyordur. Ben buyum arkadaş. Hazır mesaj yollamıyorsam, bir resim bulup tüm listeme postalamıyorsam da, kendi cümlelerimle bir şeyler karalamışsam bil ki özelsin. Daha ne olsun. (:
İşte bende bunlara, bana o şekilde mesaj, resim atanlara aşağıda göreceğiniz şekilde cevap veriyorum bir suredir.

Kısa ve öz. Ayrıca eşit samimiyette :P Elden gelen bu kadar.

Reklamlara, filmlere konu olan replikle bitireyim yazımı. "Nerede o eski bayramlar!." Erkenden kalkar hazırlanır, babamın camiden dönmesini beklerdik. Sonra birde ailece resim çekilirdik. Yaşlısı, genci, çocuğu, büyüğü... Hep birlikte... 
Üst üste iki bayramı ailemsiz geçirdiğimden midir nedir bilmiyorum ama şu sıralar o bayramları daha çok özlüyorum. >_<

Herkes için musmutlu, içten ve samimi, kalıplara sıkıştırılmamış bir bayram olmasını dilerim.
Bayramımız Mübarek Olsun ^^



30 Mart 2015 Pazartesi

13. BURSA KİTAP Ve EĞİTİM FUARI (Tüyap )

   14-22 Mart!.
 Tüm sene bu tarihleri sayıkladım diyebilirim. Listeler yaptım ve birilerinin! başının etindeki lezzeti tattım...  

Bu sene durdum durdum ve tam da fuar öncesi işe girdim. (Evet orijinal, hakiki ev kızı modundan çıkıp iş hayatına atıldım :P ) Oysa fuar için ne hayallerim vardı. Hafta içi, ilk günler gidecek sona kalmayacaktım. Bu sayede istediğim kitabı da almış olacaktım. (Daha ne alacaksam :v ) Ama ne oldu? Tabi ki geçen yıl gibi yine son güne kaldım. ( Koca bir alkış.) Son günde de ne zorluklarla gittim. Pazar günü de çalışmak zorundaydım (Amanın ne gizemli bir iş O.o) ve ben birkaç saatcik zar zor izin koparabildim. Neyse karamsar havamı bir kenara bırakıp neticeye bakayım. 
Gittim ve gözünün yaşına bakmadan, aylar öncesinden biriktirmeye başladığım paramı hunharca harcadım. (Çocukluğumdan beri ilk kez kumbara tuttum. :P çok eğlenceliydi eheh Hele açılış anı merkez bankasını sollardı. Havai fişekler, ışık gösterileri.. vs.. vs.. vs.. :V  ) 

Tüm istediklerimi tabi ki alamadım. >_<  Bizim sokaklar birazcık dar. Tır falan yanaşamaz diye gözüm yemedi. :/ Yinede bazılarına göre bir çuval dolusu kitapla sokaklarda görülmüş olabilirim.
 Eve mutlu ve ağzım kulaklarımda döndüm ya o yeter ^^ 
Tüm yayın evlerine uğrayamadım :/ ama uğradıklarımdan da eli boş çıkmadım. *_* Aldıklarıma geçmeden önce indirimlerden (indiremeyenlerden) bahsetmek gerekirse; Pegasus için çok hevesliydim. Uzun zamandır Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisinin peşindeyim. Dedim belki bu kez, hazır kumbaramda doluyken alırım ama yok anacım. İndirim olsa da fuar öncesi tüm internet sitelerini elek etmiş bendenize yeterli gelmedi. Okuoku'da 50 tl ye alabilecekken orada 58 vermek ve teee Bursa'nın öteki ucundan, önce işe oradan da eve sürüklemek yemedi. Kargocu abiler beni özlemişti zaten ^^ Neyse indiremeyenler dedim ama Pegasusla sınırlı kalcam sanırım. Bir tek o dokunmuş bana. :P

Martı Yayınlarının görevlileri ve indirimleri süperdi. Bir daldım ve baktım şu meşhur çuvalımı tutuşturmuşlar elime :D 
Ne mi aldım? Bende var olan Çöküş ve Yükseliş'in başlangıç kitaplarını ve ilkini Kütüphanemden Kitap Manzaraları'nın yollamış olduğu Sherlock'un renkli diğer iki kitabını aldım. 

Böylece serilerim tamamlanmış ve bende çuvalımla fuar alanında belirmiş oldum.


 (Martı Yayınlarından başka bir şey daha aldım ama söyleyemem o sır. :D Birileri! meraktan çatlıyor! kıh kıh kıh :D ^^ ) Unutmadan eklemek istediğim bir şey var. 2 Nolu salondaki Martı Yayınları görevlisi arkadaşlara Hayat Yayınlarını sormuştuk ve yerini tarif edip, bizden arkadaşlarına selam götürmemizi istemişlerdi. Şey, utanarak söylüyorum ki biz standı bulamadık >_< sory arkadaşlar. Selamınızı iletemedim :(

Sonraki durağım GO! Kitaptı. Öyle harika dizilmişlerdi ki.. *_* Bende dayanamadım ve merak ettiğim üç kitabı birden alıverdim. Tanesi 10 tl den. ( Poster de verdiler *_* :D Harika görünüyorlar ) Kapak tasarımlarına öldüm. Mıknatısları desen harika ve inanılmaz uygun fiyata. Kitapların indirimsiz etiket fiyatı da gayet makul. Sevdim seni GO!. Sırada diğer kitapların var ^^

Nemesis Kitap'tan geçerken şöyle bir göz ucuyla bakam dedim ve Christine Bell görünce tabi ki dayanamadım. Aslında dayanamadığım çok şey vardı ama iki taneyle yetinip uslu durdum (: Sürpriz Balayı'yı okumuştum ama arşivimde de olsun istedim. Ve Kiralık Sevgili ise ilk fırsatta elimde ve okunuyor olacak. *_*

Derken bedevinin yolu fuarda Aspendos'a düşer.. Merak ettiğim kitaplar ve kalmadığı için alamadığım ilk kitaplar, tamamlayamadığım seriler.. Mutluluğum azıcık dertli ama fena değil.  ^^

İndirimi benlik olmayan Epsilon'dan almak istediğim Sabrina'mı gittim tee Eğitim Fuarı salonunda bir kırtasiyede buldum :D ehehe hemde ucuzdan biraz pahallı. Yatağımdaki Serserim'de geldiğine göre sevdiğim yazarın sevdiğim serisine devam edebilirimmm *_* yabadabaduuu... (:


İşte böyle çok beklenen ama çabuk biten bir fuardı. Sonundaki mutluluğumla yetiniyorum. Şimdi, internetteki her kitap satan sitede yüklü sepetlerim sıraya girmiş maaş almamı bekliyor. E bir yerden başlamak lazım değil mi ama :D 
12. Bursa Kitap ve Eğitim Fuarı yazım için Tık! Tık!
Herkese Mutlu Günlerr.. ^^ 

4 Mart 2015 Çarşamba

Hindistan Rengarenk. Çünkü Aylardan Holi; Renklerin Festivali!

 Hindistan, baharın gelişini rengarenk kutlar. 
Baharın gelişinde, dolunayda kutlanan bu festival iki gün sürüyor ve ikinci günün gecesinde, saat 24:00 de yakılan büyük ateşle son buluyormuş. Ateş, festivale de ismini veren Hindu tanrısı Holika yı simgeliyormuş. 
" Kötülüklerin kralı Hiranyakaşipu, Hindu tanrısı Brahma tarafından ölümsüzlükle ödüllendirilir. Zamanla küstah ve kibirli biri olmaya başlayan Hiranyakaşipu, herkesin sadece ona itaat etmesini ister. Bunun üzerine oğlu Prablah, babasına karşı çıkar ve ona itaat etmeyi reddeder. Hiranyakaşipu birçok defa oğlu Prablah’ı öldürmeye çalışır ama her seferinde diğer tanrı Vishnu, Prablah’ı kurtarır. En sonunda Hiranyakaşipu, onu kız kardeşinin kucağında uyurken yakmayı planlar. Ancak kız kardeşi Holika’nın üzerindeki şal ateşte yanmamaktadır. Holika, kendi hayatını tehlikeye atıp kardeşi Prablah’ı kurtarmak için şalını üzerinden çıkarıp ona verir. Prablah kurtulur fakat Holika orada ölür. Hindu tanrısı Vishnu bunun üzerine Hiranyakaşipu’yu öldürerek yerine oğlunu getirir."
İyinin kötüye karşı zaferini simgeleyen holika dan esinlenerek bu festivale Holi adı verilir ve her yıl kutlanır. Son gece yakılan büyük ateşin küllerini üzerilerine sürerek ve birer parça yanlarına alıp evlerine götürerek gelecek yıl olan holi ye kadar tüm kötülüklerden korunacaklarına inanırlar. 
Biz bunun sadece filmlerde olan renkli kısmını biliyoruz tabi ki. Rengarenk boyaların savrulduğu, insanların özgürce dans edip kutladığı holi bayramı. O günlerde tüm Hindistan, sokaklar, dükkanlar, evler ve insanlar rengarenktir. Her rengin taşıdığı bir anlam ve renklerin de bir hikayesi vardır 

Kırmızı: Masumiyet
Yeşil: Canlılık, enerji
Mavİ: Sakinlik ve ağrıbaşlılık
Sarı: Dindarlık
Mitolojiye göre, Hint tanrısı Lord Krishna arkadaşı Radha’yı kıskanır çünkü kendisi karanlık bir tene sahipken Radha’nın teni rengârenktir. Küçük Krishna, doğanın bu adaletsizliği karşısında annesi Yashoda’ya dert yanar. Annesi oğlu Krishna’nın gönlünü almak için yüzünü Radha’nınki gibi kendi seçtiği renklerde boyamayı teklif eder. Krishna bu teklifi seve seve kabul eder ve yüzünü boyar. Daha sonra bu oyun popülerlik kazanır ve zamanla holi ile birleşerek bu festivale dönüşür..
*****
Holi deyince aklıma ilk gelen(hindistanı, sokaklarındaki o havayı yansıtmasa da renklerin cümbüşü izlemeye değer ^^ ) holi ile ilgili en güzel, izlemeyi sevdiğim videolardan biri;

 Ve En sevdiğim filmlerden biri olan Ram-leela - Lahu Munh Lag Gaya şarkısıyla yazıma son vereyim ^^
Kim bilir, Belki bir Holi festivaline bizimde yolumuz düşer. (:
Herkese Keyifli Günler ^^




2 Mart 2015 Pazartesi

Kargo Günlüklerim! (Dikkat!! Kitap olacak kadar uzun! )

Yine güzel bir gün ve PTT kargonun inanılmaz hızı sayesinde kavuştuğum, mutluluktan öldürecek kıvamda olan kargom.. O gün, bir kısım millet kar tatili sevinci yaşarken, diğer kısımda kar çilesiyle cebelleşirkene, ben mi? Bende, bana gelen harika kargonun tadını çıkartıyordum tabi ki.  ^^
Yazmak için bir hayli bekledim. >_< Anca fırsat buldum sayılır. Malumunuz harika! bir grip salgını var. E gelmişken bizim aileye uğramadan gidemezdi. :V Tarafınca çokça seviliriz de (:
Neyse efenim konuya dönecek olursam, tabi ki kargom, yani aramızda artık geleneksel bir olay halini almak üzere olan hediyeleşmemiz tabi ki Kütüphanemden Kitap Manzaraları'ndan başkasıyla değildi. 
Eve geldiğimde kapının önünde beni bekleyen koca kutuyla(gerçekten kocamandı *_*) karşılaşınca üzerine nasıl atladım, nasıl içeri, odama çekip açmaya başladım bilemiyorum. Ağzım kulaklarımla birleşmiş, hatta halay başı olmuş gibiydi. Kargo geleceğini biliyordum ama içerik konusunda birileri bana hayli ketum davrandı. Meraktan çatlatma noktasına getirip yinede söylemedi -_- 
Ama şekilde görüldüğü üzere öğrendim. Ama bu seferde mutluluktan ölebilirim *_* :'(
Kutuyu açarken içine bir sıralama vs. koymamıştı (hiç bana çekmemiiş :V ) Bende direk olarak kitaplara daldım ve onlardan başladım. Kitaplar!!.. Hiçk!! diyerek nefessiz kalmak, tarifi mümkün olmayan hisler duymak.. Her birine ayrı ayrı sarıldım diyebilirim. (Tam bu kısımda minnak bir itiraf. Bir kaç kitabı yüzsüzlük ederek ben istemiş olabilirim. >_< )
 Neyse konuya dönüyorum. İlk olarak kutunun üzerinden bana bakan Lider ile karşılaştım. [Serinin blogumdaki tek yorumlanmış kitabı olan Tuzak için Tık Tık! ] Ahh bu seri benim en sevdiklerim de liderliğe oynuyor. *_* Serimi tamamlamam için son iki kitabım kalmıştı ve ben yüzsüzlük ettim. ): Kütüphanemden Kitap Manzaraları sipariş verecekken ortak oldum. :( İçimde kırıntılarına rastlansa da itiraf ediyorum pişman değilim.. :V
Benim İçin Öl [ilk kitabın yorumu için Tık Tık! ] serisinin bende eksik olan ikinci kitabı ve novellası, son kitabı daha önce Nadir Kitaptan sipariş etmiştim ve böylece serim tamamlandı. Yine bir serim tamamlandı sözü ve yine bir yüzsüzlük portresi olabilir ama çaktırmamaya çalışıyorum :V
Sonraki bu kitaplar ise -biri hariç- sürprizdi *_* 
O 'biri' tabi ki Sherlock'tu. Kütüphanemden Kitap Manzaraları ile bütünleşmiş birkaç seriden sadece biri ve başlamam için teşvik primi niyetine ilk kitabı hediye etti *_* (Kapak rengine bayıldığımı söylemişmiydim *_* )
İtiraf etmeliyim Judith'in okumak istediğim birçok kitabı varken ben hiç başlamadım sayılabilir. Ve Sonsuza Kadar sürecek beraberliğimize bu kitapla başlayacağım *_*
Candace Camp ise KKM'nın sevdiği bir yazardı ve bende çok merak ediyordum. İlk fırsatta okuyacağım kitaplardan biri *_*
 Güllerin Fısıltısı ve Şeytanın Dansçısı, ismen bilip sulanmama rağmen listemin azcık gerilerinde kalmış kitaplardı. Yani hayallerde buluşacaktık-ki bir anda kavuştuk *_* ee ne derler dağ dağa kavuşmaz kitap bana kavuşur *_*
Ve son olarak yukarıdaki resimlerin hiçbirinde olmayan muhteşem kitabımm!!. Ölümcül Oyuncaklar - Gölge Avcısının El Kitabı'mm. Evet resimlerde yok. Çünkü görür görmez saldırdım ve karıştırmaya başladım. O kadar harika ki, tasarımı ve ilgi çekici içeriğiyle.. Resimleri çekerken de karıştırmaya devam ettiğim için tamamen aklımdan çıkmış ve onu koymayı unutmuşum -_- Tamamını okumak için sabırsızlanıyorum *_*
Kitapları kısaca anlattığıma göre, sıra kargodaki diğer can alıcı şeylere geldi demektir *_* 
Bağrıma basaraktan ayrılmayı reddettiğim oyalı yazmamm, KKM'nın biricik annesinden. Sana sürprizi var deyip duruyordu ama görünce çok mutlu oldum ve oyasına, el emeğine düşüncesine hayran oldumm.[Hönkürerek ağlamak istedim :'( ] ellerinden öpesim geldi. Tamam belki elle sınırlı kalmaz birkaç ta yanaktan öpücük çalardım, ama ne yapabilirim? Çok güzel değilmi? ♡_
El emeği demişken, bir başka el emeğinden bahsedeyim. Bu da KKM'nın kendi el emeği. *_* Yirim o elleri benn.. 3:) Kitap kılıfımmm *_* Bu günlerde kitap kapakları ailemin yüreğinin kaldırabileceğinden fazlası oldu. Kılıfım sayesinde her kitabı rahatça okuyabilcemm ki benn *_* Ön yüzünü göstermek isterdim ama maalesef. Çünkü çok özell ve kıymetli şeyler işlenmiş *_* Ucu kalpli ayracına ise ayrı öldüm *_*
Tam bir çaykolik olan bendeniz için harika poşet çaylar ve desenine vurulduğum nostaljik demlik kupam *_*
Son olarak ayraçlarımm ve minnak mafi defterimm. Üzerinde ayda oturan kedicikler varr *_* Tabi ki kullanmaya kıyamıycam.. *_* ♡_

*****
Yine çok konuştum ama daha az cümleyle anlatılacak bir kargo değildi. İçeriği bir yana, benim için taşıdığı anlamı ve içlerine gizlenmiş minnak notları, KKM'nın yazdığı mesajımsı mektubumm.. Her biri o kadar kıymetli ki.. Saatlerce anlatabilirim. *_* 

Tamam, gözünüz korkmasın çünkü burada kesiyorum. Kendi içimde mutlu olmaya devam edeyimm. ^^
Herkese Benden Çayy
Pardon Keyifli Günler :D



18 Şubat 2015 Çarşamba

Yine Ben, Yine Kitaplar ve Yeni Bir Alışveriş ^^

 Hiç uyumadım. 
Zorlu bir görevi düşünmek ve becermek arasında geçen sürede yaşanır zaten, Ürkünç karabasan, çileli düş...
İnsan dehası ve Ölümcül Oyuncaklar,
Mecburi bir işbirliği başlatır ve insanın devleti, aynı küçük bir krallık gibi, yaşar iç savaşı.
William Shakespeare, Jules Ceaser
Fuara kadar kitap almayacağım mı demiştim?. Artık kendime pek güvenim kalmadı :p Tutkularıma çabuk yeniliyorum. :/
Ama ne yapabilirim ki? Ölümcül oyuncaklar serisini uzun zamandır okumak istiyordum. (yıllardır evlat :3 ) 
Aşağı dünyalılar-ki bunlar vampirler, kurt adamlar, şekil değiştirenler ve iblisler gibi birçok doğaüstü yaratığı içeriyor- ve insanları onlardan korumakla görevli gölge avcılarının üzerine kurulu harika bir fantastik. Almaktan ümidi kesince ilk kitabı Ebook olarak okudum diyebilirim (kısmet olursa bir gün yorumlayacağım. :/ )  ama seriyi kütüphaneme katmak konusunda hevesliydim. Nasıl olunmaz ki? Herkesin arşivi için isteyeceği bir seri *_* Nitekim fiyatlar her zaman bütçemi zorlamıştı. Ta ki Nadir Kitap'ta denk gelinceye kadar. Nadir Kitap, Türkiye'nin en büyük sahaf ağı. Bende en sıkı takipçilerinden biriyim sanırım. Daha önce pek çok kez kitap aldım ve gerek kitapların temiz ve sağlam oluşundan, gerekse gönderim hızından dolayı tercih etmeye devam edeceğim bir site. Aradığım, almak istediğim kitabı sorgulayacağım ilk yerlerden biri. Ve hiç pişman olmadım.
Bursa kitap fuarına sayılı günler kala listemdeki bu seri hakkında konuşurken, fazla bir indirim olmayacağı gerçeğiyle yüzleşiyordum. Fuardan mı yoksa netten mı daha uygun derken bide Nadir Kitaba göz atayım dedim. 
Oda nesi O.o Ben arşivime eklemek isterken birileri onları satışa çıkarmış. Bencilce olacak ama iyi ki de satmış :D Bulduğum an inanılmaz mutlu oldum ^^ Ana serinin dört kitabı ve yan serinin iki kitabı bu güne kadar denk geldiğim en iyi fiyattı. Bir dizi saçma sevinç nidalarım sonrasında kaçırmadan almak istedim. :v  
Ve gördüğünüz gibi bugün elime ulaştı. Harika görünüyorlar. Hiç okunmamış gibiler. *_*
  Teşekkürler Nadir Kitap ^^
Herkese Kitaplarla Dolu Musmutlu Günler (: