YÜKSEK DÜNYA MEDENİYETİ için her karış toprağınıza talibim itiraz etmeyin!
- ALBAY
Yazar : Erdal DEMİRKIRAN
Sayfa : 196
Yayın Evi : Kashna Kitap Ağacı
***
Herkese Merhaba.
Uzun aralıklarla saçma yazılar yazdığımın farkındayım ama bu defa farklı olacak. Çok sevdiğim bir yazarın son aldığım kitabını okuyunca kendimi tutamadım.
Erdal Demirkıran ile ilk karşılaşmam çok tesadüfi oldu. Yıl 2007 falan sanırım. Bursa ya taşınıyoruz. Babamı zorla soktuğum ilçemizdeki kitapçıda gözüme çarpmıştı "Yerim Seni ÖSS". O zamanlar ÖSS hayal bende. Ortaokul terkim. Neyse efendim illa da al dedim babama. Okumayı seviyorum ya hep klasik yada tarihimizi içeren romanlardan sonra bir farklılık olsun istiyorum. Kırmadı aldı sağ olsun. Kitap öyle tuhafıma gitmişti ki. Köşede üçgen şeklinde bir kesik...
Havalı havalı yola koyuldum. Tabi kitabı çok sevdim. Her şeye karşı İlk kez o kadar esprili bir yaklaşıma şahit oluyordum okudukça.
Belki defalarca okudum okudum okudum
Havalı havalı yola koyuldum. Tabi kitabı çok sevdim. Her şeye karşı İlk kez o kadar esprili bir yaklaşıma şahit oluyordum okudukça.
Belki defalarca okudum okudum okudum
. Bir süre sonra o köşedeki boşluğun aslında boş olmadığını öğrendim. Ne kadar acı bir şeydir ki, meraklı ellerce açılan kitap jelatinleri hevesli okurlar için bir üzücü olabiliyor.
Gel zaman git zaman ben şehirde kendi kitaplığımın ilk temellerini atarken bir yandan da açık öğretim lisesine kayıt olmuştum. Büyük bir stres ile girdiğim Sınavlardan önce bir doz Yerim Seni ÖSS alıyordum ve dünyanın sonu olmayacağının bilinciyle huzurla gidiyordum. Zaman ilerledikçe benim için yeni olan kitaplarını da aldım. Uyku sevmeyen biri olan benim için Sadece Aptallar 8 Saat Uyur kitabı adıyla bile bir gurur kaynağıdır mesela.
Bu arada zaman hızla ilerliyordu. Yıl 2014, Her sene gitmeye çalıştığım Tüyap kitap fuarında gördüğüm birkaç yazardan sonra alık alık dolanırken hareketli bir kalabalık dikkatimi çekti. Ne ola ki derken bir de ne göreyim Erdal Demirkıran.... Nasıl çığlık attım nasıl koştum ben hatırlamıyorum ama yanımdaki arkadaşım çok iyi hatırlıyor olmalı. Kendisini çok fena sürüklemişim sanırım. Neyse efendım bende sıraya girdim. Elimde Cehennemin Dibine Git kitabi, merakla sıramın gelmesini bekliyorum.
Bu arada dikkatimi çeken ilk şey şu oldu. Fuarda neredeyse 10 yazar gördüm . Hepsi bir masa arkasında oturmuş yorgun bitkin bir görüntü ile imza dağıtırken Erdal Demirkıran masanın bu tarafında, birebir diyaloga giriyor ve enerjik bir şekilde hemen hemen herkes ile hoş bir sohbet içerisinde. Yazar bu bee *_* dedim. Kaç kitap yazarsa yazsın bizden biri. Mutluluk ve gurur karışımı bir edayla sıranın bana gelmesini bekledim. Ve nihayet sıram geldi. Sanki benden önce ki onlarca kişi yokmuş da ilk benle konuşuyomuş gibi bir enerji ile ismimi ne yaptığımı sordu. O sıra üniversite ilk sınıfım gururla öğrenci dedim bölüm sosyoloji. "Geleceğin en akıllı sosyoloğuna.." diyerek imzaladı kitabımı. Ben nasıl mutlu, ben nasıl Mesut anlatamam. Oradan bulutların üzerinde ayrıldım.
Bir kaç yıl daha geçti ve utançla söylüyorum ki, ben okumayı bırakmadım ama okulu bıraktım. O motive edici sözlere rağmen ben yapamadım. >_<
Neyse dramatize etmenin alemi yok sanırım.
Bu arada zaman hızla ilerliyordu. Yıl 2014, Her sene gitmeye çalıştığım Tüyap kitap fuarında gördüğüm birkaç yazardan sonra alık alık dolanırken hareketli bir kalabalık dikkatimi çekti. Ne ola ki derken bir de ne göreyim Erdal Demirkıran.... Nasıl çığlık attım nasıl koştum ben hatırlamıyorum ama yanımdaki arkadaşım çok iyi hatırlıyor olmalı. Kendisini çok fena sürüklemişim sanırım. Neyse efendım bende sıraya girdim. Elimde Cehennemin Dibine Git kitabi, merakla sıramın gelmesini bekliyorum.
Bu arada dikkatimi çeken ilk şey şu oldu. Fuarda neredeyse 10 yazar gördüm . Hepsi bir masa arkasında oturmuş yorgun bitkin bir görüntü ile imza dağıtırken Erdal Demirkıran masanın bu tarafında, birebir diyaloga giriyor ve enerjik bir şekilde hemen hemen herkes ile hoş bir sohbet içerisinde. Yazar bu bee *_* dedim. Kaç kitap yazarsa yazsın bizden biri. Mutluluk ve gurur karışımı bir edayla sıranın bana gelmesini bekledim. Ve nihayet sıram geldi. Sanki benden önce ki onlarca kişi yokmuş da ilk benle konuşuyomuş gibi bir enerji ile ismimi ne yaptığımı sordu. O sıra üniversite ilk sınıfım gururla öğrenci dedim bölüm sosyoloji. "Geleceğin en akıllı sosyoloğuna.." diyerek imzaladı kitabımı. Ben nasıl mutlu, ben nasıl Mesut anlatamam. Oradan bulutların üzerinde ayrıldım.
Bir kaç yıl daha geçti ve utançla söylüyorum ki, ben okumayı bırakmadım ama okulu bıraktım. O motive edici sözlere rağmen ben yapamadım. >_<
Neyse dramatize etmenin alemi yok sanırım.
Kitabımızın konusundan önce tasarımına biraz değinmek istiyorum. Kitabı elinize aldığınız andan itibaren başlamış oluyorsunuz. Herhangi bir kapak görseli bulunmamakta. Buda onu ilk ve tek kapaksız kitap yapıyor. Üstad Dünyanın en zeki adamı olunca her kitapta yeni ve bambaşka şeylerle karşılaşmak kaçınılmaz oluyor tabi.
3B formatında yazıldığı için de tamamen kitabın içerisinde, diyalogları duyarak okuyorsunuz.
3B formatında yazıldığı için de tamamen kitabın içerisinde, diyalogları duyarak okuyorsunuz.
Bazı Sırlar Tek Kişiliktir dikkat üzerine işlenmiş en güzel hikayelerden biri olmuş. Asker olma hayaliyle tutuşan ama olamayan bir babanın oğlunun adını Albay koymasıyla başlıyor hikaye . Çok dikkatli ve iyi bir kadın olan annesinin küçük yaştaki vefatıyla babasının disiplin anlayışına kalan küçük Albayın merakı gökyüzünedir. İçine attığı ve zaman buldukça ilgilendiği gökyüzü ona inanılmaz bir sır verecektir. Kanzola devlet başkanı oluşu da sırrı için kilit nokta olacaktır. Zaman zaman 'ne yapıyor bu adam' şeklinde düşünsem de final gerçekten sarsıcıydı. Detaya girme taraftarı değilim. Zaten topu topu 196 sayfa.. Alın okuyun efenim. pişman olmayacaksınız.
Herkese Keyifli Günler.. ^^
"Toprağın Kıymetini Bilenlere.."
Herkese Keyifli Günler.. ^^
"Toprağın Kıymetini Bilenlere.."
Puanım: