27 Haziran 2015 Cumartesi

GÜNAHLAR VE İĞNELER - KARINA HALLE

 Orjinal Adı : Sins and Needles
Yazar : Karina Halle
Sayfa : 397
Yayın evi : Novella Yayınları
Çeviri : Ömer Mulazim
Tür : Aşk, Macera, Suç
*****
" Öpücük kısa ve nazikti. Camden kendini geri çekip kız da gözlerini açarken berikinin gözlerinde yalnızca hüzün gördü. Oğlan belki de kızın onu mahvedeceğini şimdiden anlamıştı. "

Okurken başına ekşidiğim kişilere sıkça tekrarladığım cümleler oldu. "Woa!! Ne kadar farklı."  "Süper ilerliyor." "İnanılmaz akıcı." "Konusunu çok sevdim.." diye uzayıp giden onlarcası daha. Yetmezmiş gibi bunun yanı sıra onları maruz bıraktığım tonla alıntı :P O kişiler tabi ki Kütüphanemden Kitap Manzaraları ve Kitap Tutkusu'ndan başkası değil. Onlar henüz okumamıştı ama ben bıktırıncaya kadar devam ettim sanırım. Zihinlerde, kitabın beni ne kadar etkilediğine dair minicik bir fikir oluştuysa , gönül rahatlığıyla konuya geçebilirim demektir :D

Kitap iki bölüm halinde ilerliyor. Eski zaman ve şimdi. Kızımız büyük bir dolandırıcı. İşi aile mesleği olarak devam ettiriyor diyebilirim. Ama son seferinde sert bir kayaya denk gelerek, paçayı kurtarmak için kirlenmemiş olan asıl kimliğine geri dönmeye karar verir. Onu lise döneminde koruyup kollayan amcasının yanına doğru yola çıkar. Nasılsa kasabadaki herkes büyümüş, taşınmış yada artık onu tanımıyordur diye düşünür. Bir kaç ay amcasının yanında kalıp basit bir iş edinerek ortalığın yatışmasını bekleyecektir ama gelir gelmez girdiği kafede karşılaştığı kişi planları alt üst eder. 
Lisedeki en iyi, hatta tek gerçek arkadaşı Camden!. 
Görünüşü eskiden olduğundan çok farklıdır. Onun bu kadar değişmiş olması Ellie'i çok etkiler ve kendini bir anda onunla birlikte Günahlar ve İğneler adlı dövme salonunun önünde bulur.  İkili arasında eski defterlerin farklı boyutları açılır ve bu boyutta çekim kaçınılmazdır. 
" Sen bir üçkâğıtçısın. Bir yalancı. Bir hırsız. İflah olmaz biri. Seni kimse değiştiremez. Kimse kurtaramaz. Dünyaya, sana yaptıklarını ödetmeye çalışarak öleceksin. Ve yalnız başına. "
Bir noktadan sonra, ikisi için kaçınılmaz bir ortaklık başlar ve  peşlerinde olanlardan kurtulmak için ikisininde birbirine ihtiyacı vardır.. 
"Sen bana aitsin Ellie Watt," diye fısıldadı.
Bu kelimeler tıpkı kapanan bir hücre kapısının sesini andırıyordu.
Arkamdan kapanan bir hücre kapısının.
Heyecan, gizlice yapılan planlar ve tutku.. Yıllar sonra görülen hesaplar ve açığa çıkan aşk. 


Her sayfayı ciddi anlamda soluksuz okudum. Daha şimdiden açıp tekrar okuyasım var. Okuduktan sonra kim ne düşünür bilemem ama bence gerçekten muhteşem ve bambaşka bir kitap. Kurgusu, olayların akışı ve finaliyle beni yere serdi diyebilirim. Seri olmasına ise extra sevindim. Umarım ikinci kitapta hemen çıkar. Tadı damağımda kaldı sanki. (:
Herkese Keyifli Günler ^^





24 Haziran 2015 Çarşamba

Lindsey Stirling - Shatter Me (Takıldım Dinliyorum :v )

 Neredeyse her hafta yeni bir şarkıya takılıyorum. Bu kez -ki en sevdiğim enstrümanlardan biri olan kemanın ustası olarak gördüğüm kişi Lindsey Stirling - Shatter Me parçası.
Lindsey Stirling, tesadüfen denk geldiğim bir videosu sayesinde uzun süredir takipte olduğum bir isim. Keman ve dansın muhteşem bütünlüğü gibi. Sadece dinlemek değil, sempatik hali yüzünden onun kliplerini izlemek istiyorsunuz. Gerçi YouTube kanalındaki izlenme sayılarına bakarak da bana hak verebilirsiniz :)
Şarkıya geçmeden önce hayatına kısaca değinirsem;
86 doğumlu olan Lindsey; mali kısıtlılıklar nedeniyle düzenli keman deresi alamamış, ancak 16 yaşında katıldığı Rock grubu sayesinde solo keman şarkıları yazmaya başlamıştır. 2007 de açtığı TouTube kanalında yayınladığı videolar milyonlarla ulaşmış, 2010 yılında America's Got Talent yarışmasında çeyrek finalist olmasıyla şansı iyice dönmüştür. 2013 yılında Pentatonix ile beraber Imagine Dragons'un "Radioactive" şarkısına yaptığı cover ile Youtube müzik ödüllerinde, yılın En İyi Çıkış ödülünü almıştır. 
Vikipedi çakması bilgilerimi bir yana bırakırsak, benim yeni takıntım 2014 imzalı Lzzy Hale ile ortak yapım olan Shatter Me şarkısı. *_* 
Şu sıralar, çalarken bağıra bağıra eşlik etmekten geri duramadığım takıntılı şarkımı sizinle de paylaşmak istedim. 

 Ben biraz daha dinleyerek kendimden geçeyim bari (: 

Lindsey Stirling Official youtube sayfası için TIKTIK!
Lindsey Stirling kliplerinin kamera arkalarının paylaşıldığı youtube kanalı için TIKTIK!
Herkese Keyifli Günler ^^

15 Haziran 2015 Pazartesi

MEKANİK MELEK - CASSANDRA CLARE (Cehennem Makineleri I )



  Orjinal Adı : Clockwork Angel 
Yazar : Cassandra Clare
Sayfa : 532
Yayın evi : Artemis Yayınları
Çeviri : Zeynep Heyzan Toydemir
Tür : Fantastik, Paranormal
Seri : 
1 - Mekanik Melek
2 - Mekanik Prens
3 - Mekanik Prenses
*****
"Pulvis et umbra sumus,"
 "Hepimiz tozlardan ve gölgelerden ibaretiz."
 Gemi limana yanaşırken Tessa ailesinden kalan son kişiye kavuşmak için sabırsızdır. Anne babasının ölümünden sonra onlara bakıp büyütmüş olan teyzesini de kaybetmiş, uzaklarda olan abisinden aldığı mektuptan çıkan biletlerle yola koyulmuştur. Londra'nin puslu ve ağır havasını şimdiden hiç sevmemiştir. Ardında bıraktığı güzel şehri düşününce buna alışmak ona zor gelecektir. Karaya iyice yaklaştıklarında Tessa nın abisini görmeye çalışması boşunadır, çünkü onun yerine kendilerini kara kardeşler olarak tanıtan iki kadın gelmiştir. Abisinin onu almaları için kendilerini gönderdiğini söylerler. Aradan günler haftalar geçmesine rağmen abisinden haber olmadığı gibi kara kardeşlerin de ona yaptığı işkenceler dayanılmaz olmuştur. Ona öğretmeye çalıştıkları şeyin korkunçluğu akıl almazdır. Ve artık abisinin yaşadığından bile şüphelidir. Kara kardeşlerin onu bir şeye, birine hazırladıklarını öğrendiğindeyse artık çok geç olmuştur. Aniden içine düştüğü bu garip ve yaratıklarla dolu yeni dünyadan kurtuluşu yoktur. 
Geç saatlerde yine o kötü hizmetçinin gelip onu zorla götüreceğini düşünürken odasına giren farklı biri sayesinde bu yeni dünyanın bilmediği yönleriyle karşılaşacaktır. 
" Sevmek de sevilmek kadar önemlidir. Asla ziyan olmaz. " "Büyü tehlikelidir ama aşk kadar değil."
Gölge Avcısı olan Will, onu gizli sığınaklarına götürürken, yanlarında uzun sure tutamayacağını biliyordur. Çünkü kız bir iblis efendisidir. Her ne kadar tam olarak ne olduğunu anlayamasalar da onun normal olmadığı kesindir ve Magister denen esrarengiz biri onun peşlindedir. Tessa nın kardeşini bulmak için araştırma yaparken bilmedikleri bambaşka ve tahmin edemeyecekleri şeylerle karşılaşırlar. Olaylar hiç olmadığı kadar karışacaktır.

"Kitaplar söz konusu olduğunda, insan her zaman temkinli davranmalı," dedi Tessa. "Ve bütün kitaplar tehlikelidir çünkü kelimeler bizi değiştirme gücüne sahiptir."

Bu seriyi en son okuyabilmişlerden biri olarak gönül rahatliğiyla söyleyebilirim ki BAYILDIM! Kemikler Şehrini okuduktan ve filmi izleyip esaslı bir spoiler yedikten sonra yan seriyi okuyabilirim dedim. Will ile tanışmak için sabırsızdım ve buna değdi. Esprili, kendini beğenmiş ve gizemli.. Her yönüyle muhteşemdi. Şimdi gel gelelim arada kaldığım konuya. O spoiler sonrası karar veremiyorum. Ana  seriye mi devam etmeliyim? Yoksa önce Cehennem Makinelerini mi okumalıyım? >_<    
Kemikler Şehri Kitap yorumum için Tıklayınız!
Kemikler Şehri Film yorumum için Tıklayınız!
Herkese Keyifli Günler! ^^

Puanım:




13 Haziran 2015 Cumartesi

Mim - O Mu? Bu Mu?


 Canım Kitap Tutkusu beni süper bir etkinliğe mimlemiş. Güzel sorular var ve ben de zevkle yanıt verdim. ^^

İnce mi? Kalın mı?
Kalın kitapları her tarafa taşıması zor olsa da ben severim. ^^ 

Artemis mi? Ephesus mu?
İki yayın evinde de çok sevdiğim yazarlar, kitaplar var ama kitaplığıma baktığımda gördüğüm çoğunluk Artemis diye bağırıyor resmen :P 

Dizi mi?Film mi?
Önceliğim film olsa da dizi izlemeyi de severim (:


Yeşil mi? Mavi mi?
Beni tanıyanlar bilir, MAVİ'ye hastayım *_* ama yeşili de çok severim ^^


Lydia mı?Allison mu?
Onları tanımıyorum desem >_<  (Tamam kendimden utanıyorum.) En azından kitap veya yazar olarak bir ipucu olsaydı. :(



Matematik mi?Türkçe mi?
Matematiği hayatımın hiçbir döneminde sevemedim :P Türkçe de aşık olduğum derslerden sayılmazdı. Ben kimya desem? :D

Labirent Serisi mi?Lux Serisi mi?
İki seriyi de çok duydum ve merakla okuyacağım günü bekliyorum. Yinede seçmem gerekirse Jennifer L. Armentrout  kaynaklı bir Lux eğilimim olabilir. ^^

Aynı Yıldızın Altında mı?Siyah Damar mı? 
İkisini de okumadım desem kurşuna dizilirmiyim?. >_<



Fantastik mi?Bilim Kurgu mu?
Büyük harflerle Fantastik *_*

Aşk mı?Dram mı?
Dram hiç benlik bir konu değil. Ne filmde, Ne de kitapta. Okuyamam, izleyemem.Yani tercihim Aşk'tan yana :v

John Green mi?Brandon Sanderson mı?  
İki yazarın hiçbir kitabını okumadığımı ve bu yüzden karşılaştırma yapamayacağımı söylersem, kötü bir okur mu olurum? >_<

Kendime yettiğimce cevaplamaya çalıştım. Bu sırada ne kadar az kitap okumuş olduğum, yada mimi oluşturan kişiyle ne kadar farklı kitapları okumuş okuduğum ortaya çıktı sanırım :P
 Tekrar Kitap Tutkusu'na sevgilerimle birlikte bolca öpücük ( :* ) göndererek, bende Febris'in Günlüğü nü mimliyorum. ^^
Herkese Keyifli Günler...



4 Haziran 2015 Perşembe

YÜREĞE SÖZ GEÇMİYOR - JULIA QUINN ( The Bridgertons #1 )

 Orjinal Adı : Duke and I
Yazar : Julia Quinn
Sayfa : 367
Yayın evi : Epsilon
Çeviri : Eda Özelmas
Tür : Historical, Roman, Aşk
Seri :
 1 - Yüreğe Söz Geçmiyor
2 - En Çok Beni Sev
3 - Son Söz Aşkın
4 - Rüyalar Gerçek Olsa
5 - Sonsuz Sevgilerimle
6 - Sana Muhtacım
7 - Öpüşünde Saklı
8 - Biz Evleniyoruz

*****
Uzun zaman sonra ilk kez bir kitabı günlerce süründürmeden bitirebilmiş olmanın mutluluğuyla klavyeye sarıldım. Ertelemeden, kitabın ateşi hala içimde yanarken hemen yazayım dedim. Seri bana çokça sevgili dostum, kardeşim saydığım iki insandan doğum günü hediyesi olarak geldi.  Kitap Tutkusu ve Kütüphanemden Kitap Manzaraları'ndan... ♥ 
Evet yanlış okumadınız. O.o Bir, iki kitap değil, tüm seriyi almışlar bana *_* Yanında başka şeyler, farklı kitaplarda vardı tabi ama hepsini kendime sakladım. Gollum misali sarıp sarmaladım kıymetlilerimi. Kimselere göstermedim. Hediyelerim, kitaplarım bana günler öncesinden geldi. Bende tam doğum günü gecemde serinin ilk kitabına başlamak istedim. *_* ve başladım da ^^
Lafı fazla uzatmadan konuya geçeyim bari;
Hastings Dükü uzun yıllar çocuk hasretiyle yanıp tutuştuktan sonra bir erkek evlat sahibi olur. Düke göre oğlu, soyunun gerektirdiği gibi kusursuz olmalıdır. Onu en iyi şekilde yetiştirecek ve unvanına, Basset ailesine yakışır bir veliaht olacaktır. Doğumda annesini kaybetmiş olan Simon içinse durum daha farklıdır. Dört yaşına girmesine rağmen tek kelime etmiyordur. Dük oğlunu azarlayarak ve hakaret ederek konuşturmaya çalışsa da Simon kekelemekten öteye gidemez. Bunun üzerine Dük oğlunu terk ederek uzaklara gider. 
Simon büyüdükçe babasına olan nefreti artar ve her geçen gün hırslanarak kendini kanıtlamak için daha çok geliştirir. Babasının istediği evlat modelinin tam tersi olmak için elinden geleni yapar. 

" Nefret hissi vücuduna dolup, gözlerinden taşarken, kendi kendine bir yemin etti.
Madem ki babasının arzu ettiği gibi bir oğul olamamıştı, o halde onun istemediği gibi bir evlat olacaktı. "  

Yıllar sonra yaşlı Dük hayata gözlerini yumduğunda Hastings Dükü unvanını Simona devretmiştir. Babasının bu çok önem verdiği unvanı kendisiyle birlikte yok etmeye, soyunu devam ettirmemeye kararlı olan Simon'ın aklındaki en son şey aşık olmak ve evlenmektir. Londra'ya geldiği gece katıldığı baloda karşılaştığı kişi ise tüm planlarını altüst edecek ve onu nefretten arındırıp aşkın kollarına çekecektir..

****
Çoğu yönden eksik gibi gelen bir yorum olduğunun farkındayim ama Ne kadar evirip çevirsem de daha fazla şey yazamıyorum. Sanki tüm önemli yerleri anlatacak ve gizemini bozacakmışım gibi hissediyorum. Seriyi çok sevdim. bana anlatılan, methedilen kadar varmış. Bridgertons ailesinin dünyasına kaldığım yerden devam etmek için sabırsızım (:
Herkese Keyifli Günler ^^

 Puanım: